Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol

Mr-Ruffy™|Kisisel Site

Ezoterik Astrojoli

“Güneş, güneş alemin (sisteminin) merkezidir ve beyni görülen güneşin arkasında gizlidir. Buradan duyu, büyük bedenin bütün sinir merkezlerine ışınlanır. Hayat enerjisinin dalgaları her bir damarın içine akar... Gezegenler onun uzuvları ve nabızlarıdır."
H.P. Blavatsky(1)  


Çağdaş bilim açısından insanlara uzaydan gelen bir etkiden söz etmek acaba mümkün mü? Değil mümkün olması, artık evrenden soyutlanmış bir insandan söz etmek bilimsel bulguları inkar etmek anlamına gelir. Çağdaş astronominin kurucuları, Kopernikus, Tyço Brahe, Kepler, Galileo, Newton’un astrolog olmaları bir rastlantı değildir. Bu kaşifler açık fikirli ilim adamlarıydı ve gözlem ve deneyimlerden alınan kesin sonuçlara inanırlardı. Astrolojide hiç bir zaman kanıtların yetersizliğinden söz edilmedi. Onun suçu kadim bir bilim olması, mevcut materyalist felsefeye ve kurumsallaşmış ve muhafazakar “bilim” ideolojisine uymamasıdır. Dünyamız uzaydan sürekli bir çok ışın ve enerjiler tarafından yağma edilmektedir. Güneş sistemimizdeki ağır cisimlerin dünyayı ve insanı tam olarak nasıl etkilediğini bilmiyoruz. Hatta bazılarına göre bir etki değil, senkronizelik/eşzamanlılık söz konusudur. Bu söz gelişi etkilerin sonuçlarının semavi hareketlerle bağdaştığını gözleyebiliyoruz. Bunlar yüz yıllardır tartışıldı, istatistikler yapıldı, deneyler yapıldı. Çeşitli olumlu sonuçlar da elde edildi, hatta bazılarına göre şüphe götürmeyecek sonuçlar da. Ağır cisimleri görmemizi sağlayan ışığın renk tayfı bize fezadan gelen dalgaların sadece ince bir dilimidir. Duyularla sezmediğimiz bir çok dalgalar da sürekli yağmaktadır. Gezegenlerin radyo dalgaları yaydığını biliyoruz. Bunların dışında elektro-manyetik dalgalar ve yer çekimleri de vardır. Astrolojide açılar ile ilgili etkileşimler dalga hareketlerin etkilerine uygundur. Astrolojik etkilerin hiç bilmediğimiz bir nedene dayanması da mümkündür. Bu açıdan bu tip spekülasyonlara hiç girmeden konuya hemen girsek daha verimli olacaktır. Kadim bilimlerin en önemli özelliği çalışan ve pozitif sonuç veren sistemler olmalarında yatmaktadır. Hepsinin kendine göre açıklama şekilleri vardır, bunların çağdaş akademik anlayışa uyup uymaması onlardan faydalananlar için hiç de sorun değildir. Akademilerin ilki Platon tarafından kurulmuştu ve orada idealist felsefe hakimdi. İdealist felsefesine göre evrenbiliminde idealar ön plandadır. Yani evren, kozmos, dünya, canlılar, her şey düşünsel ürünlerdir. Her şeyin arkasında bir plan ve anlam vardır, ruh ve zeka vardır. 20. asırda idealist felsefeyi inkar etmek moda haline gelmişti. Fakat yeni milenyumda yine bir anlayış ortaya çıkmaktadır ve onunla birlikte yeni bir insan prototipi. Bir yandan bu yeni insanlarda varoluşçu bir özgürlük ve farkındalık bulunurken, bir yandan da bütünsellik sezgisel olarak kavranmaktadır.  

Ezoterik Astroloji derken ne demek istiyoruz? Aslında astroloji bizce zaten ezoterik bir konudur. Aşağıdaki konuların bazılar zaten klasik astrolojide işlenmiştir. Ancak bazı modern astrologlar astrolojiyi bütünsel Hermetik kökeninden uzaklaştırma çabasına girerler ve onu sanki başlı başına bir “loji” (bilim dalı) gibi göstermeyi tercih ederler. Bu da pozitif bilim ağırlıklı modern akademik anlayışına uyma, ona şirin gözükme çabasından doğmaktadır. Oysa gerçek astroloji diğer ezoterik bilimlerle içli dışlı bir sistemdir ve aynı kaynaktan gelmektedir. Gerçek bir astrolog saygıdeğer olma arayışına girerek, astrolojiyi zorla mevcut vasat fikir ve ideolojilere sokma gayretine girmemelidir. Vasat diyorum çünkü evrende zekamızı aşan tam olarak bilmediğimiz bir çok şey var.  

Güneş sistemi dahilindeki güneş, ay ve gezegenlerin insanı etkiledikleri bilim tarafından inkar edilmesi mümkün değildir. Bütün sorun bunun ne şekilde ve ne derecede olduğu konusunda yatmaktadır. Elbette klasik astrolojide güneş sistemi ve ötesindeki sabit yıldızların bizim kişiliğimiz, psikolojik yapımızla ilintili olduğu görüş pozitif bilim ideolojisinde yeri yoktur. Ancak daha eski çağlarda, her şeyin ilintili olduğu, bir bütünün parçası olduğu bilim anlayışına uygundur. Ancak, yine de, her şeye rağmen zaman zaman bilim adamları astrolojik verilere itibar gösterdikleri görülmektedir. Astroloji binlerce yıldır çeşitli topluluklarda elde edilen gözetim ve deneyimlerle geliştirilmiş, doğrulanmış, çalışan bir sistem olarak milyonlarca kişi tarafından kabul görmüştür.

Astroloji şüphesiz istismara ve ticari sömürüye açık bir konudur. Bir fal aracı olarak ele alındığında gerek bilimsel açıdan, gerekse de insan psikolojisi açısından sakıncaları malumdur. Gerçek astroloji bir fal aracı değildir. Evren (makrozmos) ve insan (mikrokozmos) arasındaki etkileşimin önemli bir göstergesidir. Bir kılavuz veya rehberdir. Bir gerçek astrolog ise, astrolojinin gerçek çalışma şeklini yılların deneyim ve birikimi ile az çok özdeşleşmiş bir kişidir. Yaptığı konsültasyonlar insanları olumlu bir şekilde etkiliyorsa, ona bir şey kazandırıyorsa, tabi ki emek veren bütün kişiler gibi ücretini hak etmiştir. Ünlü psikolog Jung dahi hastalarına konsültasyon yapmadan astrolojik haritalarını çıkartırdı. 

Bu yazımızda astrolojinin arkasındaki ezoterik ve okült güç ve kanunları açıklamaya çalışacağız. Anlaşılması güç olan bir konuyu basit unsurlarına indirgeyeceğiz. Bu basit unsurları bildikten sonra, gerek astrolojide, gerek diğer okült bilimlerde bulunan en karmaşık sırları rahatlıkla çözülür. Çünkü astroloji bütün ezoterik konularla iç içedir. Astrolojide kullanılan unsurlar birçok okült bilimde de mevcuttur ve önemli anahtarlarıdır. Ayrıca ezoterik astroloji ile ilgili çok farklı bazı uyarlamaları tanımlayacağız. Bu bilgilerin bazıları özgün olup daha önce bildiğim kadarıyla ne Türkçe'de, ne de yabancı bir dilde hiç açıklanmamıştır.

 

  
‘...Küçük insan, Büyük Alemin (makro-kozmos) bir minyatürüdür... İnsan varlığı, alemden daha da küçük olsa da, o Büyük Alemin bütün hakikatlerini kendisinde toplamaktadır. Bu sebepledir ki, bilge insanlar, bu aleme Büyük İnsan (İnsan-ı kebir) adını veriyorlar...’’

İbn’ül Arabi, Fusüs Ül-Hikem(2) 

 

Güneş Sistemi

Eski çağlarda gök yüzünü inceleyenler güneş ve ay dışında, gözle görülen ve sabit yıldızlara göre hareket halinde 5 cisim fark ettiler, bunlara seyahat ettikleri için seyare denildi, veya yine tanımı ile gezegen, gezgin oldukları için. Güneş ve ayla birlikte bunların sayısı yediydi.

Güneş, Samanyolu galaksisinde (yıldız kümesi) milyonlarca yıldız arasında basit bir yıldızdır. Uydu olarak etrafında dokuz gezegen sabit yörüngelerle dönmektedir, bunlar, güneşe yakınlık sırasıyla: 1) Merkür, 2) Venüs, 3) Dünya, 4) Mars, 5) Jüpiter, 6) Satürn, 7) Uranüs, Neptün, 9) Plutodur. Ay dünyanın uydusudur. Aynı şekilde bir çok diğer gezegenin de ayları vardır. Bu gezegenlerin aralarında harmonik ilişkiler olduğu binlerce yıldır spekülasyon konusu olmuştur. Kepler gibi astronomlar gezegenler arasında ideal ölçüler arayanlar arasında bulunuyordu. Bu tür hipotezler arasında arasında, Bode kanunu bilim adamlarca rağbet görmüştür.